Cem Davran: Sözün esiri olmadan, etkileşim tuzağına düşmeden var olmaya çalışanları nefessiz bırakan bir atmosfer var

Oyuncu, yazar Cem Davran, yeni kitabı “Bu Gidiş Gidiş Değil” üzerine konuştuğu söyleşide, “Makul ve barışçı yaklaşımları, sevgiyi, saygıyı eksik etmeden, sözün esiri olmadan, çağın en büyük ticareti olan etkileşim tuzağına düşmeden var olmaya çalışanları nefessiz bırakan bir atmosfer var. Sanat dünyası, spor dünyası vb fark etmiyor, toplumun her yanında aynı kalitesizlik rüzgârı esiyor,” dedi.

Yeni kitabı “Bu Gidiş Gidiş Değil” okurla buşuşan Davran, Sözcü’den İpek Özbey‘in sorularını yanıtladı. Davran şunları söyledi: 

“Başlarda ben de aynı şeyi söylüyordum, ‘Ortadan ikiye bölündük’. Görüyorum ki bu eksik bir tanım. Doğrusu, onlarca parçaya bölündük. Toplam bir körlük olduğu görüşüne katılıyorum. Makul ve barışçı yaklaşımları, sevgiyi, saygıyı eksik etmeden, sözün esiri olmadan, çağın en büyük ticareti olan etkileşim tuzağına düşmeden var olmaya çalışanları nefessiz bırakan bir atmosfer var. Sanat dünyası, spor dünyası vb fark etmiyor, toplumun her yanında aynı kalitesizlik rüzgârı esiyor. Her fikrin, her düşüncenin, her inancın, her duygunun ticareti, açık pazarı oluşmuş durumda, bu alışverişe katılmak istemeyenler de korkaklıkla suçlanıyor. Özellikle gençler için berbat bir hâl bu. Herkesin kendi kurduğu cümleyi diğerine söyletme çabası, artık psikolojik bir sürece, keyifsiz bir iletişimsizliğe dönüştü.”

“Sınıf atlama çabası insana hiç yakışmayan bir elbise”

“Sınıf atlama çabası insana hiç yakışmayan bir elbise. Sadece bireysel değil fazlasıyla toplumsal bir sıkıntı bu. Ülkenin çeşitli dönemlerinde virüs gibi yayılıyor, yeterli tahribatı yaptıktan sonra dinlenip beslenme sürecine geçiyor. Köşeyi dönmek arzusunu hatırlayın, hatta yetmişlerin köyden kente göç meselesini, benzeri bütün çabalar sonunda toplumsal çılgınlıklara, özünü yitirmiş, köksüz bireylerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Esasen bugünü dün olmadan, dünü hatmetmeden kavramak mümkün değil. Açık seçik görebiliyorum, şimdinin yerine yurduna karar veremeyen köksüz kalabalığı, yakın geçmişin sınıf atlama histerisinin bir sonucu. Hayal ettiği güce kavuşunca eline yüzüne bulaştırması da bundan. 50 yıl öncesinin işçi memur çocuklarının bir bölümü bu tuzağa düştü, oysa o harika orta sınıf ülkenin can damarıydı, şimdi yok oldu. Akademik incelemeye hâlâ fazlasıyla muhtaç bir konu bu.”

Söyleşinin tamamı için .

(Sözcü)


Yine mi! ‘Uzak Şehir’de levirattan doğan aşk hikâyesi…

 

Related Posts

Almanya’da Havai Fişek Faciası: 19 Yaralı

Düsseldorf’ta havai fişeklerin erken patlaması sonucu 19 kişi yaralandı, 4’ü ağır durumda.

Eski CHP’li milletvekili Lale Karabıyık hayatını kaybetti

Eski CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Lale Karabıyık, 59 yaşında tedavi gördüğü hastanede vefat etti.

Babasının çiçekle beklediği kız bakın kaç puan aldı

Muş’ta, 60 yaşındaki Mehmet Emin Gülen’in Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) çıkışında koşarak çiçekle karşıladığı kızı Çimen, yabancı dil testinde 431.45250 puan alarak ailesini sevindirdi.

Gazze’deki hasta çocukları tahliye etmeyen İngiltere’ye dava

İsrail’in saldırısı altındaki Gazze’de sağlık durumu kritik olan üç çocuğu temsil eden hukuk firması, çocukları tahliye etmeyen İngiltere hükümetine karşı yasal işlem başlatılması için harekete geçti.

Trabzonspor, Palandöken’de Taraftarla Buluştu

Trabzonspor futbolcuları, Yüksek İrtifa Kamp Merkezi’nde taraftarla bir araya geldi ve coşku yaşandı.

Bursa’da İnşaat Vincinin Devrilmesi

Bursa’da devrilen inşaat vincinin operatörü kurtarıldı, o anlar cep telefonuyla kaydedildi.